Son dönemde çoğu kız, aileleri tarafından kendi ayakları
üzerinde durabilmesi için özenle yetiştirildi. Büyüyen bu kızlar, kendi maddi gücüyle
istediğini alabiliyor, istediği yerde yemek yiyebiliyor, istediği
yere gidebiliyor. Fakat ayaklarının üzerinde duramadığı, yerle bir
olduğu, bütün özgüvenini kaybettiği, kendini değersiz hissettiren aşklar
yakasını periyodik olarak terk etmiyor. Çünkü biz en başta kendimize değer
vermiyoruz. Bilemiyoruz ki, kendimize vermediğimiz değeri başkasından beklemek
büyük bir haksızlık… Bu hayatın her alanında böyle, hepimiz kendi değerimizi ilk başta kendimiz belirliyoruz ve karşımızdaki insanların bize davranışları genellikle bu doğrultuda oluyor...
Bu tip düşünceler kafamda dolanırken Seda Diker’in iki
kitabıyla tanıştım, açıkça söylemek gerekirse başlangıçta kitap isimleri beni
itti. Ama yazar hakkında referansım çok sevdiğim bir arkadaşım olunca okumaya
başladım. Şu an iki kitabını bir hafta bile dolmadan bitirdim, biri Aslında
Giden Erkek Yoktur, ikincisi ise Aslında Ayrılık da Yoktur…
Ve size Aslında Ayrılık da Yoktur’dan bir bölümü paylaşmak
istedim. Sanırım biz kadınları anlatan ve kaybetmek zorunda bırakıldığımız özgüvenimizi yeniden kazanmamız için, içimize dönüp bir adım atmamızı sağlayan
en doğru yazılardan biri olmuş…
Çok geç kalmadan iki kitabı da okumanızı şiddetle tavsiye
ediyorum…
Kendinizi sevmeniz, sınırlarınızı çizebilmeniz ve kaybetmekten korkmamanız dileğiyle...
BEN BİR KADINIM…
Olur, sen sevme beni… ben beklentisiz sevmeyi öğrendim.
Bu yol sevilmenin hazzından büyükmüş. Doğrudan üst dünyaya, Tanrı’nın
evine götürüyor beni…
Gücüme mi çekildin? Bilgime mi?
Sorun değil, ben paylaşırım. Paylaşmak güzel şey. Gücümden yararlanman
beni daha da büyütüyor zaten. Bilgi mi? O zaten paylaştıkça çoğalıyor… tıpkı
bir vortex gibi… para gibi… gönülden paylaştıkça daha fazlası geliyor…
Sadece bedenime mi çekildin? Sevişmeyi seksten ayıramadan…
bütünleşemeden… ya da bütünleşsek de bunun kıymetini bilmeden… bu kullanılmak
değil nazarımda. Verdiğim kadar aldım. Evet… ama yetmezse ardıma bakmadan gitme
hakkım saklı bende… bu seni sadece sıkıcı kılar… tüketmek sevgiyi çoğaltmıyor. Sen
başkalarıyla körebe oynamaya devam ederken bir bakmışsın ben gitmişim… Duygularım
seni korkutuyor mu? Ne yazık. Demek ki kendi duygularından bile korkuyorsun. Ayaklarının
altında sağlam sandığın zemin kayıveriyor aşık olduğunda… Peki ya sağlam
sandığın zemin, senin hala fark etmediğin güzelliklere çıkmanı engelliyorsa? Ya
kısırdöngülerde tutuyorsa? Yalan bağımlılıklara mahkum ediyorsa?
Olsun, alay da etsen, hafife de alsan, ret de etsen, ben
duygularımın sahibiyim. Kırılganlığım, sevgim, üzüntüm senin yüzündense ayıp
değil… karşılık alamadan sevmek de ayıp değil…
Yumuşaklığım ve saflığım, içindeki kurnazlığı tetikliyor mu?
Arkamdan neler çevirdiğini bilemem. Seni izleyemem. Takip edemem. Güvenimi kaybetmeyi
hiç istemem. Güvendiğim sen değilsin ki zaten… ilahi düzen. Ben saflığımda
kaldıkça, tertemiz duygularla sevgime kapımı hep açık tuttukça, ilahi düzen,
bana senin hakkında görmem gerekenleri gösterir zaten…
Ben özgürüm… özgürlük ne demek bilir misin? Bir kadının
zarif, başı dik, eğlenceli ve gizemli özgürlüğü, onun ne yaptığında değildir. Korkutmasın
bu seni. Kadının özgürlüğü bacaklarını kime açtığı değildir. Mutluluğunu sadece
kendi ellerinde tutmasıdır. Başkalarının gelmesine, görmesine, iki dudağının
arasından çıkanlara değil…
Sen beni mutlu edemedin mi? Olsun… ben kendi hayatımın
merkezine yerleştiğim anda senden beklentim kalmaz. İşte o zaman sen gelip
benden zaman dilenirsin. Ben eğlendikçe, eğlendirdikçe, durmak istemediğim
yerde durmadıkça, canım istediğinde yeniden sana gelebilip, istediğimde özgürce
gidebildiğimde sen bana çekilirsin.
Çekilmezsen canın sağolsun…
Sen de özgürsün… sevmek, özgür bırakmaktır.
Yanımda olmuyor musun?
Bir şey söyleyemem. Sadece kalbimdekileri, saygı ve takdir isteğimi
belirtirim. Sen buna uyar veya uymazsın. Seni yanımda istediğimi hissettiririm.
Çünkü sevmek dokunmaktır. Ve seni bana getirecek olan, sadece kalbimdeki
sevgidir. Benim çabalarım değil.
Öyleyse olma yanımda…
Kadınsı gücümle, çekim yasasını kullanabilme gücümle
donanmak mı istiyorsun? Evet, ben bir kadınım ve seni her şartta odaklanıp
elinden tutup yukarıya, hayallerine taşıyabilirim… bir kadın bir hedefe
odaklandı mı, onu kimse engelleyemez…
Ben bir kadınım. Şefkatli, yumuşacık, sevecen, hayatla dans
eden, gülen, eğlendiren, saf, temiz, özgür, seksi, bedenini seven, duygusal,
kırılgan…
Ama beni çantada keklik görme sakın…
Senin için yapacağım fedakarlık, sadece gönlünde bana
hissettiğin sevgin kadar olacaktır. Senin sevgin kadar…
Benimki hep var olacak…
Hissettiğin kadarını al.
Hissedemediğin, senin kaybın olacaktır. Ben vedalardan
korkmam.
Benimse çok daha güzel bir dünyaya yolculuk biletim…
Kendi ruhumu özgürce ve sevgiyle yaymaya devam ettikçe,
kendi merkezimde kaldıkça, hayatıma en doğru ve uygun kişi hep gelecek…
Kadınlık gerçek sevgiye teslimiyettir.
Seda Diker